28 Aralık 2009 Pazartesi

Oyun Mutfağı 7. Buluşma



7. Buluşmamız 30 Aralık saat 19:00'da, 5. ve 6.'ya çok yakın ancak az biraz kuzeyde, Playbox'ta olacak. Okey-Tavla-Tabu-Monopoly tarzı oyunların oynandığı bu mekan çok güzel biryere benziyor. Alsancak iskelesinden limana doğru 1-2dk yürüme mesafesinde, kordonda, Türk Hava Yolları'nın ofisini hemen geçince.

Playbox'un telefonu: 232 464 62 89

Bulamazsanız tabii her zaman beni arayabilirsiniz: 0 505 334 29 44 (Görkem)

25 Aralık 2009 Cuma

Altıncı buluşmada neler oldu?



Altıncı buluşmada gündeme gelen oyun fikirlerinden bazıları şunlardı:

(1) Keçi hastanesi (MeBe)
(2) Sigortacı oyunu
(3) Babam dedi ki
(4) Mahalle futbolu

Oylama sonunda en ilgi çeken oyun Alper'in "MeBe" isimki keçi hastanesi oyunuydu.

Oyun tasarımı
Bir hemşire, erkek arkadaşıyla olan sorunları sonucunda keçileri kaçırır. Bu keçileri kaçırma durumu, eski erkek arkadaşın soyadının "Keçi" olmasıyla bağlantılı olarak aynı zamanda keçilerle ilgili bir saplantı haline gelir. Oyun terkedilmiş (olduğunu düşündüğümüz) bir binada, eski hemşire bir takım hasta keçilerin hayatlarını kurtarmaya çalışırken geçer.



İki boyutlu, yandan baktığımız (Mario gibi) bir platform oyunu görümünde olan oyunda, ekranda boş yataklar görürüz ve oyun bu şekilde başlar. Yatakların üzerindeki deliklerden keçiler düşer ve düşer düşmez yorganı üzerlerine çekip korkarak yatağa sığındıklarını görürüz.

Yataklara düşen bu hasta keçiler, "Me" diyorlarsa ot, "Be" diyorlarsa ilaç istiyorlardır ve biz de çevrede dağılmış halde bulunan bu iki tipten maddeyi alıp getirerek keçilere veririz. İstediğini sağladığımız keçiler iyileşir ve yataktan kalkıp uzaklaşırlar. Giden keçilerin yerine yenileri aynı deliklerden düşerek gelmeye devam ederler. İstediğini vermeye yetişemediğimiz keçi, bir süre sonra ölür ve bu ölen keçiler bir sonraki bölümde zaman dezavantajı olarak karşımıza çıkarlar.

Ekranın bir köşesinde, hastane yemeklerinin dağıtıldığı türden bir seyyar arabasıyla keçi gezmektedir, bu keçi bizim ot sağlayıcımızdır. Ekranda başka bir noktada bulunan ecza dolabıysa bizim ilaç sağladığımız yerdir.

Yataklarin uzerinden dusen hasta kecilerin yani sira, bir de siyah hasta keciler vardir. Bu siyah keciler beyazlar gibi borudan dusmektense, sedyede getirilip yataga birakilirlar ve yasamalari oyuncu için daha önemlidir. Çünkü bu keçiler öldüğünde, hayaletlerinin kafaları duvarlardaki yarıklardan uzanarak bizim oyunumuza engel olmaya başlarlar. İlaç beklerken ölen keçinin kafası duvarda hayalet olarak belirdiğinde, onun yakınından geçerken eğer ilaç taşıyorsak ilacı elimizden kapıp yutacaktır. Böylece 1 ilacı yetiştiremeyip ölmesine sebep olduğumuz bu siyah keçiler, bize 5 ilaca kadar daha pahalıya mal olabilirler. Ot yetiştiremediğimiz için ölen siyah keçiler de aynı şekilde elimizdeki otları kaparlar. Bu siyah keçilerin bir özelliği de, normal keçiler gibi "me" ya da "be" diyerek ilaç veya ot ikilisinden sadece birini isteyebilecekleri gibi, sonraki bölümlerde "me be", "me be be", "me be be me", "me be be me be" gibi sürekli devamı açığa çıkan bir melodi ile melerler. Ot ve ilaç ikilisini bu sıralamayla vermek zorunda olduğumuz için bu siyah keçilerin bakımı daha zordur. Siyah keçilerin söylediği melodi son bölümde tamamen açığa çıkar ve bu açığa çıkan melodi aslında hemşiremizin bebekliğinde annesi tarafından söylenen ninninin melodisidir. Tüm melodi açığa çıktığında hemşiremiz huzur bulur ve oyun böylece biter.



- Oyun her sonraki bölüme geçtiğinde, bir önceki bölümde ölüp duvara yerleşen siyah keçiler, duvarda kalmaya devam ederler. Bu özellik oyunun sürekli olarak zorlaşmasına sebep olur. Her bölüm bitişi, o bölüm için belirlenmiş sayıda keçinin belirmesiyle mümkün olur.

- Oyunun ilerleyen bolumlerinde oynanisi bir adim daha zorlastiran, yerdeki deliklerden periyodik olarak uzanan eller bulunur. Eger el disaridaysa, onunden gecerken (ornegin shift tusuna basarak) yavas yurunmeli, ya da alternatif olarak elin tekrar iceri girmesi beklenmeldir. Eger ele yakalanilirsa, bir sure (ornegin 4sn) hareket edilemez.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Oyun Mutfağı 6. Buluşma

Beşinci buluşma çok güzel geçti, hatta rekor sürede süper bir oyun çıkardık ama fotoğrafları henüz yükleyemedim, bu ara çok meşgulüm beni affedin :( :)

Altıncı buluşmamız da 23 Aralik aksam saat 19:00'da beşinci buluşmamızla aynı yerde, Second Cup'ta olacak. Alsancak iskelesiyle Gündoğdu arasında, kordonda. Eğer Sunset'i biliyorsanız, onun önünden Alsanak iskelesine doğru yürürken hemen sağda göreceksiniz.

Harita:


Second Cup'un açık adresi ve telefonu:
Atatürk Caddesi No:250/A, Alsancak - İzmir
Telefon: 0 232 463 30 40

Daha fazla bilgi için, ya da yeri bulamazsanız beni de arayabilirsiniz:
0 505 334 29 44 (Görkem)

16 Aralık 2009 Çarşamba

Beşinci buluşmada neler oldu?




Fikri belirleyip oyunun tasarımına geçmemiz yarım saatten fazla sürmedi. Muhabbet kısmını oyun tasarımından sonra yapıyoruz bugün. (Evet yapıyoruz, çünkü hala Second Cup'tayız, Ertan'ın bilgisayarından yazıyorum.)

Burkay hocanın fikri, satranç uyarlaması. Küçük bi oylamadan sonra bunu yapmaya karar verdik.

Oyun tasarımı
Tepeden baktığımız bir satranç tahtası gibi görünen oyunda, 8x8 satranç tahtasının her karesinin bir özelliği var. Çoğunluğu toprak olan bu karelerden bazıları su ya da balçık olabilir. Taşların suyun üzerinde hareket etmeleri toprağa göre daha zor. Üzerinde hareket etmesi en zor olan da balçık, yani çamur.

Taşların hareket kuralları normal satrançtaki gibi olsa da, "turn based" bir yapıda şekilleniyor. Yani bir oyuncunun tek bir taşla tek bir hamle yapması yerine, sırası geldiğinde sahip olduğu belli sayıda puanı (10) kullanarak farklı hamlelerden bir derleme yapıyor. Örneğin piyonun bir hamle hareket etmesi 1 puana mal olurken, önünde çaprazındaki elemana saldırması 2 puana mal oluyor. Atın, filin, kalenin, vezirin ve şahın tüm hareketleri satrançtaki gibi oluyor ama satrançtaki gibi saldırdığı karedeki taşı ele geçirmektense, "attack points"ini kullanarak saldırdığı taşın canını düşürüyor. Eğer saldırdığı taşın canı 0'ın altına inerse, o zaman satrançtaki gibi o taşı ele geçirebiliyor.

Her taşın saldırı(attack cost), savunma(defence armor) ve hareket(movement cost) maliyetleri baştan belli ve sabit, dolayısıyla hareketler bu değerler kullanarak derlenebiliyor.

Aynı zamanda her taşın canı (hit point) baştan belli ve taşa göre değişiyor. Örneğin kalenin şahın hit point'i 1 iken, piyonun 5. Bu da şahı korunmaya muhtaç kılıyor. Taşların canları ekranda fare ile ekranda üzerine gelince görülebiliyor.

Oyunda bir de mevsim konsepti var. Her 5 turn'de bir mevsim değişiyor. Normalde su olan kareler kışın buza dönüşüyor ve buzken herhangi bir taşın üzerlerinde hareket etmesi bedavaya geliyor (movement cost=0). Bu kareler yaz geldiğinde yine suya dönüşüyor.

Bazı su karelerinin içinde piranha balıkları var ve fil ya da at bu karelerden geçerken hit point'leri düşüyor. Benzer olarak balçık hücreleri de yazın toprağa dönüşüyor ve balçık olmasının getirdiği dezavantajlar kalkıyor.

Taşlar satrançtaki gibi (piyon en fazla 1 ya da 2 adım, kale sınırsız adım) ilerleyebiliyor ama bu hareketler her zaman action point ve movement cost bağlantısı ile sınırlı.

Bir de, bahar geldiğinde "komünist enternasyonal" çalıyor arkaplan müziği olarak.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Oyun Mutfağı 5. Buluşma

Dördüncü buluşma en kalabalık buluşmamızdı, bir ara sayımız 26'ya ulaştı. Sayı artınca idare zorlaşıyor ama yine de çok keyifliydi :)

5. Buluşmamız Kordon'da, "Second Cup"ta olacak. Alsancak iskelesine yakın, deniz kıyısında. İçeride tam bizi alacak büyüklükte şık bir odaları var. Starbucks tarzı, kahve ve kek türü şeyler mevcut ama öğün olabilecek bir yemek yok sanırım (aç gelecekler için bu.)


Konuma harita üzerinde tam emin olamadım, ama Alsancak iskelesinden Konak'a doğru çok az yürüyünce hemen orada.



Katılım sayısı grafiğimize bakarsak, yarın 30 kişiyi beklemek çok da sürpriz olmaz gibi geliyor :), göreceğiz!

Second Cup'un kartının üzerinde yazan adres:

Atatürk Caddesi No:250/A, Alsancak - İzmir
Telefon: 0 232 463 30 40

Tabii her zaman beni de arayabilirsiniz:
0 505 334 29 44 (Görkem)

10 Aralık 2009 Perşembe

Dördüncü buluşmada neler oldu?


Bu buluşma en kalabalık olandı, bir noktada sayımız 26'ya bile ulaştı. Bu kadar kalabalık olunca idare ve fikirlerin toparlanması cidden zorlaşıyor :)

Onur bey'in sıradan herkesin fikrinin alınması ve sonradan onaylanması fikri hepimizin hoşuna gitti, gündeme gelen bazı fikirler şunlardı:

  • Butik işletmece

  • Zuma tarzı mücevher oyunu

  • Kung-fu futbol (filminin yıldönümünde piyasaya sürülecek)

  • Üç kanka böcük (aka Postapokaliptik kurtçuk)

  • Futbolcu kariyeri oyunu


Komplike(!) bi oylama sonucunda "üç kanka böcük"ü yapmaya karar verdik. Oyun seçimi ve oylama çok uzun sürdüğünden oyunun kendisini tasarlamak için çok vaktimiz ve enerjimiz kalmamıştı, o yüzden oyunun tasarımı biraz zayıf oldu (diğer ürünlerimize nazaran), ama bu toplantıda diğer toplantıları besleyecek çok malzeme çıktı.

Üç Kanka Böcek - Oyun tasarımı
Üç kanka böcek "Tırtıl", "Çekirge" ve "Sinek", "kıyamet sonrası" ya da daha sonra anlaştığımız şekilde "felaket sonrası" bir ortamda hem yaşam savaşı vermekte, hem de kendilerini felaketin bulunduğu bölgeden kurtarmaya çalışmaktadırlar. Bunu yaparken çevreden gelen tehlikelerden (patlamalar, yangınlar, seller) kurtulmak için etraftaki eşya ve araçları kullanırlar.

Tasarladığımız bir level'da kahramanlarımız yanmakta olan bir binadan kaçarlar. Açık olan pencereden dışarı çıkabildiklerinde bölüm tamamlanmış olur.

Diğer bir level'da da üç kanka böcek, kontrolden çıkmış bir nükleer santral çekirdeğini etkisiz hale getirmeye çalışmaktadırlar. Bazı level'lar sadece böcükleri bir yerden diğerine götürmekten ibaret olabileceği gibi, bazı level'larsa daha karmaşık hedefleri (çevreye zarar veren nükleer santral çekirdeğini devre dışı bırakmak için gerekenleri biraraya getirmek) elde etmeleri gerekebilir.

Oyun sırasında böcüklerin tüm faaliyetleri şöyle özetlenebilir:

  • Bir yerden biryere gitmek

  • Bir eşyayı taşımak

  • Birden fazla eşyayı füzyona sokmak (o eşyaların biraraya getirerek başka bir eşya elde etmek)

  • Özel nesneleri (uzun yapraklı ağaç tohumu ve toprak) biraraya getirerek etkinleştirmek


Kahramaların her birinin kendine has özellikleri vardır, dolayısıyla haritada stratejik olarak konumlandırılmaları oyun akışını çok değiştirebilir. Tırtıl eşyaları sürükleyerek taşıyabilirken Sinek uçarak hemen biryerden diğerine gidebilir ama taşıma yapamaz.

Kahramanlar etrafta buldukları sıradan eşyaları korunma veya ağırlık amaçlı kullanabilecekleri gibi, oyunun sunduğu özel araçları da kullanabilirler. Örneğin tohumlarını bulduktan sonra herhangi bir yerde toprağa ekebilecekleri özel bir ağaç türü, upuzun yapraklarını etrafa uzatarak tırtılın biryerden diğerine gitmesini çok hızlı bir şekilde sağlayabilir.

7 Aralık 2009 Pazartesi

Oyun Mutfağı 4. Buluşma

Dördüncü buluşmamız, ilk buluşmamıza çok yakın bir yerde, Gündoğdu'daki Şenocak Kitapevi'nde olacak.(Kıbrıs Şehitleri / Gündoğdu Starbucks'un hemen yanında) Üst katta güzel bir kafeleri var. Çarşamba akşam saat 18:30. Daha sonra gelebilecek olanlar da tabii ki hoş gelecekler.

Açık adres:
Ali Çetinkaya Bulvarı, No:20/A, Alsancak / İzmir.
Tel: 0 232 464 51 08

Tabii her zaman beni arayabilirsiniz (bu sefer söz göz önünde tutacağım telefonu):
0 505 334 29 44 (Görkem PAÇACI)

Harita:

4 Aralık 2009 Cuma

Oyun Mutfağı üçüncü buluşma

Üçüncü buluşmada maalesef bir aksilik oldu, 5 kişi başka bir doğa kafe'ye gitmişler. Ben de toplantı sırasında telefonu duymayınca iki paralel toplantı yapmış olduk. İronik olan, biz 10 kişilik grup, biyoloji esaslarında bir oyun tasarladık, ve diğer 5 kişilik gruptaki yeni katılan arkadaşlardan biri sanırım biyoloji mezunuymuş. :]

Tekrar telefonu duymadığım için arkadaşlardan özür diliyor ve bu haftanın özetine geçiyorum, haftaya sizinle görüşmek dileğiyle!



Tartışma
İlk önce Burak geçen haftalardaki fikirlerinden birini tekrar gözümüze gözümüze soktu, Aycan'ın "Rome: Total War olum bu işte" dediği, oyuncunun savaş alanında bir er olarak başlayıp oyunun iç süreçleriyle yükselip kumandan olduğu ve stratejileri yönettiği fikri yineledi. Ben hala burada ciddi potansiyel olduğunu düşünüyorum.

Emin, Osmos'dan bahsetti, Ambient/Chill-out konseptiyle fantastik bir oyun. Bundan sonra konu Phage Wars'a geldi, ben hiç oynamamıştım, Emin iyice anlatınca anladım ki bu bizim emektar Galcon'un aynısıymış (tabii daha zayıfıymış aynı zamanda:]). Galcon da çok benzer ama daha fazla oyun elemanıyla oynanışı biraz daha yoğun, hele bir de multiplayer odaları var ki...

Burkay hoca, "bundan oyun olur mu acaba" diyerek bir hücrenin hayatını biyolojinin temellerine dayanarak simüle etmek üzerine kurulu bir oyun fikrinden bahsetti. Sonra bir saat kadar bu "hücre hayatı" ile "galcon, phage-wars, osmos" arasında neler geliştirilebilir tartıştık ve bir taslak ortaya çıkardık.

Oyun
Oyun iki boyutlu olarak baktığımız bir kültür ortamında geçiyor. Galcon, Osmos ya da Phage Wars gibi bir görüntüye sahip, düzlem üzerinde yuvarlak ya da yumuşak kontürlü hücreler duruyor. Ekranda tüm hücreler görünebiliyor. Hücrelerin çoğu sahipsiz olmasına rağmen, iki tanesi oyunu karşılıklı oynayan iki rakibe ait. Bu iki hücre de, eşit enerjiyle (diyelim ki 100er birim) oyuna başlıyorlar. Oyunda hücrelerin kaderini belirleyen en önemli şey enerjileri. Bu enerjiyi kullanarak hücre elemanları (Mitokondri, Ribozom) yaratabiliyor, yine bu enerjiyi kullanarak başka hücreleri ele geçirebiliyorlar.

Bir hücrede enerjinin üretilmesi, o hücredeki Ribozom sayısıyla doğru orantılı. Ribozomların hücrede fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için de, her iki Ribozom başına bir Mitokondri bulunmalı. Her hücrede başlangıçta bir Ribozom ve Mitokondri bulunuyor, böylece her hücre enerji üretme yetisine sahip. Bu biriken enerji yeni Ribozom ve Mitokondrilerin üretilmesinde kullanılabilir. Örneğin bir hücrede üç Ribozom bir Mitokondri varsa, bir Ribozom işini yapamayacaktır, bu yüzden bir Mitokondri daha inşa etmek gerekir.

Her hücrenin bir çeper kalınlığı bulunur, ve bu çeper kalınlığı onların diğer hücrelerden gelen saldırılara karşı ne kadar dayanıklı olacaklarını belirler. Hücredeki enerji, istenilen noktada çeper kalınlığını artırmak için de kullanılabilir.

Bir hücrenin diğerini işgali, saldırgan hücreden bir enerji paketinin diğer hücreye gönderilmesiyle başlar. Eğer bu enerji paketi saldırılan hücrenin çeperinden sayısal olarak büyükse, o hücre ele geçirilir. Enerji paketinin büyüklüğü hücre çeperinden küçükse, saldırı sadece çeperin zayıflamasıyla sonuçlanır. Saldırının çeperden güçlü olduğu durumda, gelen enerjinin bir kısmı çeperi yıkmak için kullanılır. Hala enerji kaldıysa bunun bir kısmı, başlangıç için minimum kalınlıkta bir çeper inşa etmek için kullanılır ve yine hala enerji kaldıysa, bu yeni hücrede saklanır ve enerjiyle yapılan herhangi bir iş için kullanılabilir.

Oyunda amaç, ekrandaki diğer rakip(ler)in hücrelerini ele geçirmektir. Eğer hiç rakip hücre kalmadıysa, ekranda sahipsiz hücrelerin bulunması oyunun kazanılmasına engel değildir.

Bu arada Uğur, oyun için bir müzik yapmış bile ve bence konsepte süper uymuş! Uğur'un blogu şurada:
http://kabraxis.tumblr.com/

1 Aralık 2009 Salı

Üçüncü buluşmamız cafe doğa'da

Bu çarşamba (2 Aralık) Kıbrıs Şehitleri'nde Cafe Doğa'da buluşuyoruz. Saat 18:30 gibi toplanacağız bu gün, çünkü önceki toplantıda vaktimiz yetmedi, dükkanı erken kapadılar :]. Daha geç gelebilecek olanlar tabii ki istedikleri zaman bize katılabilirler.

Üst katı bizim için kapatmıyorlar bu sefer, ama zaten kapatmak için fazla büyük üst kat. Masa ve tabureler de istediğimiz gibi oynayabileceğimiz nitelikte, ufak.

Cafe Doğa
Kıbrıs Şehitleri Cd No: 60 / 62
Alsancak / İzmir
Kıbrıs Şehitleri'nde Garanti Bankası'nın hemen yanında.
Tel: 0 232 422 50 10

Bulamazsanız her zaman beni arayabilirsiniz:
Görkem: 0 505 334 29 44

Harita:

30 Kasım 2009 Pazartesi

İkinci buluşmamız



İkinci buluşmamızda tam 17 kişi saydım. Başlangıçta konuya girmek ilkinden biraz daha zor oldu sanki. 19:30'da Burak "ne oyun yapıyoruz bugün?" diye girmiş konuya, notlarımda yazdığına göre. Sonra Emre, üzerinde çalıştıkları "Civilization of Ottoman" isimli oyundan bahsetti.

Burak, Elektronik deney seti tipi bir oyun olabilir mi diye girdi konuya, Deniz Tom&Jerry tipi iki karakterin birbirine tuzak kuracağı bir tema önerdi.

Burkay hoca, oyuncunun hem ortamsal koşulları hem de oyundaki karakteri aynı anda yönlendirdiği bir oyun konseptinden bahsetti.

Sonunda "Karınca oyunu"nda karar kıldık. Vakit yetmedi, konu dağıldı falan derken oturaklı bir tasarım çıkaramadık bu hafta, ama ana hatlarıyla şöyle birşey düşündük:

Bir grup karınca, amaçlarını gerçekleştirmek için oyuncu tarafından yönlendirilirler. Bu amaç bir yerden diğerine düz mesafe seyahat olabileceği gibi, bir yiyeceği yuvaya taşımak ya da karmaşık bulmacalar çözmek de olabilir. Oyunun oynanışıyla ilgili anahtar nokta şudur ki, oyuncu karıncaları bir RTS oyunundaki gibi tek tek, nereye gidecekleri ve ne yapacaklarını söyleyerek kontrol etmez. Karıncalar sadece doğalarının sesini dinlerler. Oyuncu ancak ortamsal koşulları değiştirerek karıncaları yönlendirebilir. Örneğin karıncaları bir yerden diğerine taşımaktansa, haritada onların toplanmasını istediği bölgelere çekici objeler (şeker gibi) yerleştirerek onları çekebilir.

Karıncaların hareketlerini kontrol etmek için öneriler:
- Şeker (karıncaları çekmesi için)
- Tarçın (karıncaları kaçırmak için)
- Pudra (yoldaki kokuyu temizlemek ve geri gelmelerini engellemek için)

Oyuncu elinde kısıtlı miktarda bulunan bu nesneleri harita üzerine yerleştirip taşıyarak karıncaların hareketini kontrol eder.

Örnek bir "level" olarak, bir mutfağı düşündük. Fotoğraflar arasında da ayarsız mutfak çizimimi görebilirsiniz. Bu mutfakta karıncaların görevi, bulundukları iç kısımdan pencereye ulaşıp mutfağı terk etmek. Fakat yollarında bir ocak var, ocak açık ve üzerinde bir tencere var. Ama oyuncu, ocağın hemen yakınındaki açma/kapama düğmesini, ve o düğmeye yakın duran kaşığı görüyor. Çözüm, kaşığın altına bir destek koyarak karıncaları kaşığın içine yığmak, kaşığın dengesinin bozulmasıyla diğer tarafa doğru devrilmesi, ve bu hareketin sonucunda da ucu açma/kapama düğmesine değerek ocağı kapatması. Böylece karıncalar pencereye doğru yanmadan ilerleyebilirler.

Bu tip fiziksel temellere dayalı puzzle oyunlarına arkadaşlar bir çok örnek verdiler, fakat aklımda kalan sadece Armadillo Run oldu.

Tabii değinmeden geçmemek gereken diğer öneri de, Emine'nin moda temelli 'bubble shooter' tarzı oyun önerisi. Bubble shooter oyununda platformun altından fırlatılan toplar, aynı renklerin yanyana gelmesiyle kaybolur ve puan kazandırırlar. Eminenin önerisinde top yerine küpe, kolye, ayakkabı, kemer gibi aksesuarlar fırlatılacak top yerine ve bunlar 'Dijsktra's Complex Fashion Algorithm' kullanılarak uyumlu bulunursa aynı renk topların kaybolması gibi kaybolarak puan kazandıracaklar. Ben bu fikri çok beğenmiştim ama pek ilgi görmedi. :]

26 Kasım 2009 Perşembe

2. Buluşmada daha bile kalabalıktık!

İkinci buluşmamız Timothy's / Pasaport'ta gerçekleşti ve yine çok eğlenceliydi! 17 kişinin katıldığı toplantı üç saat kadar sürdü ve bir puzzle/strateji türünden oyun tasarımı taslağı oluşturduk. Toplantının sonuna doğru bir level tasarlayarak oyunun mantığını daha sağlamlaştırmaya çalıştık.

Notları ve taslakları yakında buraya yükleyeceğim. Katılanlara tekrar çok teşekkürler.

Görkem

23 Kasım 2009 Pazartesi

Oyun Mutfağı 2. Buluşma

İkinci buluşmamız için Devrim ve Emine'nin fedâkâr katkılarıyla süper biryer bulduk. Üstelik üst katı Çarşamba akşamı bizim için kapatacaklar.

Timothy's Cafe
Adres: Akdeniz Cd. No:1/B Reyent İş Mrkz. Pasaport
Telefon: 446 33 26

Bulamayanlar her zaman beni arayabilirler: (Görkem) 0 505 334 29 44

Tekrarlamakta fayda var, katılmak isteyenlerin oyunlar üzerine tartışmaya ilgi duyması yeterli. Amacımız oyunlardan konuşarak birkaç keyifli saat geçirmek ve her buluşmada bir oyun tasarımı taslağı çıkarmak.

Harita:

19 Kasım 2009 Perşembe

İlk buluşmamız - 18 Kasım 2009

Buluşma süper geçti. Hiçkimse gelmez diye korkmuştum ama tam 10 kişiydik ve çok eğlendik!



Buluşmanın özeti
19:00'da Starbucks'ta buluştuk, üst kata çıktığımız için bazılarımızın grubu bulması için telefon etmesi gerekti ama sonunda toplandık.

19:30 herkes koltuğunu seçmiş, kahvesini almış, kekini / böreğini yarılamıştı. Konuya girmeye hazırız. Burkay hoca Roguelike oyunlardan ve neden bu oyunları çok sevdiğinden bahsederek muhabbeti başlatmış oldu.

19:45 tasarlayacağımız oyun için bir Genre belirlemek için alternatifleri düşündük, Sami platform oyunlarından bahsetti ve bir platform oyunuyla başlamanın iyi olacağını düşündüğünü söyledi. Devrim facebook üzerinde sabah akşam Farmville oynadığından, bu alışkanlığını bırakamadığından yakındı. Buradan konu Casual oyunlara ve facebook üzerinde ne kadar popüler olduklarına geldi. Bir süre neden bu oyunların cezbedici olduğunu konuştuk. Konu Tower defense oyunlarına geldi. Warcraft'ın içindeki tower defense oyunundan ve Kongragate'ın Desktop Tower Defense oyunundan bahsettik. Renkli kalemleri kullanarak bunları kağıt üzerinde çizmekten de geri kalmadık.

20:00 "kınaytonlayn"'dan, "Eve Online"dan ve online oyunların bu türlerinden, kullanıcı hesaplarının kalıcılığının etkilerinden ve gerçek hayatla bağlantılarından bahsettik.

20:30 İkinci kahvelerimizi aldık ve oyuna koyulduk. Saat 9'a doğru oyun taslağımızı tamamlamıştık. Oyunda konuştuğumuz şeylerle ilgili notlarım kronolojik değil, o yüzden tartışmayı anlatmak yerine, notlarıma dayanarak oyunun kendisini anlatacağım.



Oyunumuz
İlk buluşma için çok yenilikçi bir fikir bulmakla uğraşmadan, "Tower Defense" ile klasik bir Atari oyunu olan Tank 90 (Battle City) bir oyun yapmayı düşündük.


(0)

Oyunumuz tepeden kameralı bir yeryüzü haritası üzerinde gerçekleşir. İki tankı kontrol eden iki kişi, bu oyunu birbirlerine karşı oynarlar. Dikdörtgen haritanın iki yanında sahip oldukları üsslerinde oyuna başlayan iki tankın da amacı, haritanın ortasındaki bayrağı alıp kendi üssüne getirmektir.

Bu uğraş sırasında tanksahiplerini etkileyecek olan unsurlardan biri, karşı tarafın haritaya esas oyun başlamadan önce yerleştirdiği, top atışı yapan kulelerdir. Bir diğer unsur da dağların yüksekliği ve ormanların içinden geçilememesi gibi ortamsal engellerdir.

(1)

Oyunun ilk adımında iki taraf da harita üzerine, belirli sayıda kulelerini yerleştirir. Kuleler karşı tarafın üssüne çok yakın yerleştirilemeyeceği gibi, birbirlerine de çok yakın yerleştirilemezler ve iki taraf da haritaya eşit sayıda kule yerleştirebilir. Herkes kendi kulelerini nereye yerleştirdiğini bilecektir, ama karşı tarafın yerleştirdiği kulelerin nerede olduğu belli değildir - ta ki tank gidip o bölgeyi keşfedene kadar. Oyun ancak, iki taraf da kulelerini yerleştirdikten sonra başlar ve tanksahipleri tanklarının kontrolünü ele alırlar.

Bu kulelerin amacı, karşı taraf bayrağı alıp üssüne geri götürürken ona engel olmaya yardımcı olmalarıdır. Hiçbir zaman tüm geçit yollarını kapatmaya yetecek kadar kule yerleştirilemez, ama (1) bir tanksahibi diğer tanksahibinin yoluna çıkmak için bu kuleler sayesinde vakit kazanabilir (2) karşı taraf kulelere yaklaşırken dikkatli olmazsa canı azalabilir ve bu da canının tükenmesiyle bayrağı düşürmesine sebep olabilir.

(2) Harita
Oyuncuların kulelerini konumlandırdığı ilk adımda tüm harita görünebilirdir, ama bu adım tamamlanıp tankların kontrolü ele alındıktan sonra, harita tamamen kapalıdır ve sadece menzil içindeki alanlar görülebilir. Ekranın köşesinde bulunan mini haritada, o oturum içinde gezilen alanların coğrafi yapısı görülebilir, ama diğer tanksahibinin kuleleri ve tankı görülemez.
Buna rağmen, bayrağın konumu her zaman iki tanksahibi tarafından da görülebilir.

(3)
- Bayrağı alıp kendi üssüne getirebilen tank oyunu kazanır.
- Bayrak taşırken ya da taşımazken gerek karşı tanktan gerekse kulelerden aldığı isabetli atışlar yüzünden canı tükenen tank, bayrağı olduğu yerde düşürür ve kendi üssünde tekrar doğar.
- Eğer 10 dakika sonunda iki tanktan hiçbiri bayrağı üssüne getirmeyi başaramamışsa, bayrak hangisinin üssüne daha yakınsa o tanksahibi oyunu kazanır.
- Haritanın boyu, bir tankın hiçbir engel gözönüne almaksızın bir uçtan bir uca 1dk içinde gidebileceği büyüklüktedir.
- Bir tank bir bayrağı sadece belli bir süre kesintisiz taşıyabilir. 1dk sonunda eğer kendi üssüne ulaşamadıysa, bayrağı olduğu yerde düşürür ve kendi üssüne ışınlanır. Bu durumda tekrar bayrağın bulunduğu yere gidip bayrağı alması gerekir - tabii eğer bu arada karşı tank bayrağı ele geçirmediyse.


(Diğer fikirler)
- Tanksahipleri, oyuna başlamadan önce tankları için birkaç temel nitelikten birini seçebilirler: örneğin: "suda gidebilme", "dağları hızlı tırmanabilme" gibi.

16 Kasım 2009 Pazartesi

Oyun Mutfağı İzmir'de başlıyor

İlk toplantımız 18 Kasım Çarşamba günü saat 19:00'da, Kıbrıs Şehitleri Starbucks'ta.

Daha fazla bilgi için:
gorkempacaci@gmail.com

Oyun Mutfağı nedir?
Haftada bir olmak üzere bir araya gelen, ortalama üç saatlik buluşma sırasında bir bilgisayar oyunu taslağı oluşturan, eğlence, tanışma ve üretim amaçlı bir gruptur. Her hafta çıkarılan oyun taslağı temize çekilip grubun web sitesinde yayınlanır.

Bilgisayar oyunları üzerine tartışmaktan keyif alan herkes katılıma davetlidir.

Kimler oyun mutfağına katılsa iyi olur?
- Bilgisayar oyunu oynamayı sevenler.
- Oyun senaryoları, görsel öğeleri ve programlamasıyla ilgilenenler.
- Öğrenciler (hangi alanda olursa olsun)
- Çalışanlar (hangi alanda olursa olsun)
- Oyunlara ilgisi olan herkes.

Nerede?
Buluşmalar Çarşamba akşamları, saat 19:00’da başlar ve yeri grubun web sitesinden her Pazartesi ilan edilir.

Ne?
Sohbet edilir, muhabbet edilir, oyunlardan bahsedilir. Amaç her hafta bir oyun tasarımıyla çıkagelmektir. Oyun tasarımıyla ilgili tutulan notlar temize çekilip grubun web sitesine arşiv oluşması amacıyla eklenir.

İletişim
Web sitesi: http://oyunmutfagi.blogspot.com
Görkem Paçacı Ar. Gör. / İzmir Ekonomi Üniversitesi
gorkempacaci@gmail.com
0505 334 29 44