25 Ocak 2010 Pazartesi

Global Game Jam 2010

Merhaba,

29-31 Ocak Global Game Jam Türkiye'ye (Ankara) giden var mı? Ben gidiyorum bir de Uğur gidiyor onun adını gördüm listede, başka gidenler de var mı? Eğer gidecektiyseniz önceden kaydolmanız gerekiyordu.

Şuradan daha fazla bilgi alabilirsiniz:
http://www.ggjturkey.org/

Görkem

24 Ocak 2010 Pazar

11. Buluşma

11. Buluşma için Mustafa'nın önerisine dayanarak yeni birşey yapalım diyorum, o da toplantıdan önce eğer gelemeyip yine de fikirleriyle katkıda bulunmak isteyenler için toplantının duyurusunun altına yazdıkları yorumlar yardımıyla o hafta için oyun önerilerini kabul etmek. Herkes yeni oyun fikrini söylediği sırada buraya yazılan fikirleri de değerlendireceğiz ve oylamaya sokacağız.

Doğal olarak fikrin sahibi orada bulunmadığı için onun planladığından çok daha farklı birşey ortaya çıkabilir. Bu konuda herhangi bir teminat vermiyoruz :)

Onbirinci buluşmamız 27 Ocak Çarşamba saat 19:00'da, yine Playbox'ta, Kordon'da. Yer tarifi isterseniz Playbox'u arayabilirsiniz, 464 62 89.

Tabii beni de arayabilirsiniz: 0 505 334 29 44 (Görkem)

Harita da şöyle:

18 Ocak 2010 Pazartesi

10. Buluşma

Onuncu buluşmamız 20 Ocak Çarşamba saat 19:00'da, Playbox'ta, Kordon'da. Yer tarifi isterseniz Playbox'u arayabilirsiniz, 464 62 89. Tabii beni de arayabilirsiniz: 0 505 334 29 44 (Görkem)

Harita da şöyle:

11 Ocak 2010 Pazartesi

9. Buluşma

Dokuzuncu buluşma yine Playbox'ta olacak. Hem Devrim ve Emine bize yeni yerler bulmadıkları için, hem de gürültümüzü şikayet etmeden çekmelerinden dolayı bu hafta da Playbox'tayız.

Geçen buluşma gibi bu buluşmada da, aklınızda birkaç fikirle gelmeniz süper olur! Üstelik bu hafta bir de, 2009'un en iyi oyununu seçeceğiz! (Oykun'un organizasyonuyla)

Dokuzuncu buluşmamız 13 Ocak Çarşamba saat 19:00'da, Playbox'ta, Kordon'da. Yer tarifi isterseniz Playbox'u arayabilirsiniz, 464 62 89. Tabii beni de arayabilirsiniz: 0 505 334 29 44 (Görkem)

Harita da şöyle:

10 Ocak 2010 Pazar

ARANIYOR



Üçüncü ve Dördüncü buluşmalara gelip sonra ortadan kaybolan Serkan arkadaşımızı arıyoruz. Mesleğinin biyolog olduğunu ve İzmir'de ikamet ettiğini biliyoruz.

Önerdiği "butik oyunu" fikrini her hafta değerlendiriyoruz ama o olmadığı için tasarıma geçmeye cesaret edemiyoruz. Lütfen Serkan'ı tanıyan ya da görenler bize haber versin.

E-posta: gorkempacaci@gmail.com
Telefon: 0 505 334 29 44

6 Ocak 2010 Çarşamba

Sekizinci buluşmada neler oldu?

Sekizinci buluşmada yine tutarlı sayımızı koruduk, 15 kişi civarındaydık. Burkay hoca, Selen, Volkan, Yiğit ve Sami bu buluşmada da özlenen üyeler arasındaydı.
Gündeme gelen fikirlerden bazıları şunlardı:

  • Fincan oyunu (Utku)

  • Köprüden geçene kadar! (Dragon Age'den alınma, Aycan)

  • Mekanik ve 'televizyon tamir etmece' (Aycan)

  • Öğrenci evi idare etme (Ertan)

  • Sigortacı oyunu (Aycan)

  • Oyun stüdyosu işletme (Görkem)

  • Korsan oyunu (Begüm)

  • Ülke ekonomisi yönetme (Aycan)

  • Deli hastanesi (one flew over cuckoo's nest, Utku)


Kıran kırana geçen oylamalar sonunda, Begüm'ün korsan yaşamını konu alan fikrinde karar kıldık.

Oyun tasarımı
Oyun sürekli denizde geçiyor ve iki aşamadan oluşuyor. Birinci aşamada gemiyi idare ediyor ve hedef belirlediğimiz diğer bir gemiye yaklaşıyoruz. Bu aşamada aynı zamanda korsan tayfasının toplanması ve görevlendirmesi de mevcut. Sonraki aşama yani dövüş aşaması, oyuncunun gemisinin başka bir gemiye bordalamasıyla (yanaşmasıyla) başlıyor. Dövüş sırasında kazanan taraf diğerinin gemisini ve ganimetlerini ele geçirebileceği gibi, kaptanını para karşılığı serbest bırakmak üzere esir de alabiliyor. Oyunun esası sürekli daha büyük gemiler ve daha iyi tayfaya sahip olmak ve bölgedeki tüm diğer korsanları haklamak.


Oyuna küçük bir limanda, kısıtlı imkanlara sahip küçük bir tekneyle başlıyoruz. İlk başta harita ve gözetleme gibi imkanlarımız olmadığı için yalnızca yakında görebildiğimiz küçük çaplı taşımacı veya balıkçı teknelerine haydutluk yapıyoruz. Bir tekneye saldırmak, önce gemiye yanaşmakla başlıyor. Yanaşıp kenetlendiğimiz tekneye, tayfamıza "saldır" emri vererek saldırıyoruz. İlk etapta karşılaşacağımız balıkçı teknelerinde çok direniş olmayacağından kolayca elde edebiliyoruz, ama daha sonra karşılaşacağımız diğer korsan gemilerinde ya da savaş gemilerinde, eğer savaşı kaybedeceğimizi anlarsak tayfamıza "geri çekil" emri de verebiliyoruz.

Bir tekneye kenetlenip saldır emri verdikten sonra, tayfalarımız kendi hareketlerini kendileri kontrol ediyorlar ve biz de onları izleyebildiğimiz gibi kendimiz de kaptan olarak kavgaya girebiliyoruz (Mount&Blade'deki gibi). Eğer hedef geminin tüm personelini öldürürsek, geminin kaptanının bize karşı savaşmaya devam etmek ya da esareti kabul etmek olarak iki seçeneği oluyor. Eğer esareti kabul ederse, esir kaptanı Tortuga adasında altın karşılığı değişebiliyoruz. Bir korsan kaptanı olarak, bizim de kafamıza koyulan bir ödül bulunuyor ve bu ödül şimdiye kadar esir aldığımız kaptanların değerlerinin toplamına eşit oluyor. Bu da demek oluyor ki oyun ilerledikçe diğer korsanlar peşimize daha sık düşebilirler.


Oyunun başında sahip olduğumuz küçük tekneyle tayfamızı savaşa götürebilir veya korsanların buluştuğu adalardan birine gidip tayfamızı daha iyileriyle değiştirebiliriz. Bir noktada bir üst sınıf bir tekneyle (Oyunda üç tip tekne bulunuyor: Küçük, Orta, Büyük) savaşı kazandığımızda, o tekneyi ele geçirip yola o tekneyle devam etme seçeneğimiz oluyor.

Küçük tekne dışındakilerde, yani Orta ve Büyük teknelerde gemiyi idare edebilmek için gözcü ve harita yeteneği olan en az iki ayrı tayfamız bulunması gerekiyor. Tayfamızdaki her kişinin (1) Atak (2) Defans (3) Gözcülük (4) Haritacılık gibi dört özelliği bulunuyor, ve hangi özelliklerinin iyi olduğu 1 ile 10 arasında bir puanla belirtiliyor. Yetenekleri yüksek olan korsanlarla anlaşmak için onlara daha yüksek kar payı ya da maaş önermeniz gerekiyor.

Eğer orta veya büyük tip geminiz varsa, haritanıza bakıp coğrafyayı keşfedebiliyor, ve gözcünüz yardımıyla belli bir menzil içindeki büyük gemileri görebiliyorsunuz. Gözcü olarak atadığınız korsanın gözcü niteliği ne kadar yüksekse, gözlem menziliniz de o kadar geniş oluyor. Aynı şekilde haritacı olarak atadığınız korsanın harita bilgisi ne kadar iyiyse, o oranda derin sularda seyredebiliyorsunuz (o kadar uzağa açılabiliyorsunuz). Aynı şekilde bu gemilerin top atma yetenekleri var ve bu yöntemle kendilerinden daha hızlı gemilere zarar verip onları yavaşlatabiliyor, bu şekilde onlara bordalayabiliyorlar.


Her geminin "seyir hızı", "kapasite(tayfa, yemek)" ve "saldırı gücü" özellikleri bulunuyor. Gemimizi değiştirmek için, diğer geminin tayfa kapasitesinin tayfamızı (ve esirlerimizi) taşıyabilecek kapasitede olması gerekiyor. Her geminin bir top kapasitesi oluyor ama bu toplardan hepsi aktif olmayabiliyor. Örneğin bir gemi 6 top taşıyabilirse, bunlardan sadece 4ü faal olabiliyor. Eğer faal olmayan toplar varsa bunlar Tortuga adası'nda altın karşılığında yenileriyle değiştirilebiliyor. Toplar savaş sırasında eskime yoluyla arızalanabildiği gibi, bir saldırıya maruz kaldığımızda hasar görerek de devre dışı kalabiliyor.

Savaşarak ele geçirdiğimiz gemilerdeki faal toplara onları kendi gemimize monte etmek şartıyla el koyabiliyoruz. Aynı şekilde o gemideki altına ve yemeğe de el koyabiliyoruz. Seyir sırasında tayfamızı ve esirlerimizi besleyebilecek yiyeceğimizin de depomuzda bulunması gerekiyor (esirlere yarım öğün). Yiyeceği altın karşılığında Tortuga adasındandan satın alabileceğimiz gibi, savaşarak ele geçirdiğimiz gemilerden de sağlayabiliyoruz. Eğer yiyeceğimiz seyir sırasında tükenirse, tayfamızın yakın dövüş gücü azalıyor.

Çok benzer bir oyun: Tortuga Two Towers

Bu toplantıda sözü geçen diğer oyunlar:

  • Scrabble Nuts

  • Tim

  • Fallout 1

  • System Shock 2

  • Bioshock

  • Civilization of Ottoman Empire

  • Monkey Island

  • GEN (film)

  • The Movies



Not: Ertan'in siddetli elestirileri sonucunda bu yaziyi gec kalmadan tamamlamaya calistim, oyle otekiler gibi birkac hafta beklemeden :)

4 Ocak 2010 Pazartesi

8. Buluşma nerde olcakmış ki?

Yine Playbox'ta! Renkli masaları, makul fiyatlı çayları ve şeker evsahibi Aslı'yı bir hafta daha görmek istiyoruz.

Tabii ki şart değil ama eğer aklınızda taze oyun fikirleriyle gelirseniz çayların şekerleri şirkettenmiş!

Oyun mutfağı'nın 8. buluşması 6 Ocak Çarşamba saat 19:00'da, Playbox'ta. Alsancak iskelesinden limana doğru 1-2dk yürüme mesafesinde, kordonda, Türk Hava Yolları'nın ofisini hemen geçince. Playbox'un telefonu 464 62 89. Benim telefonum 0 505 334 29 44 (Görkem), beni de arayabilirsiniz.

Harita da şöyle:


3 Ocak 2010 Pazar

Yedinci buluşmada neler oldu?

Yedinci buluşmayı Kordon'da, Playbox'ta yaptık. Katılım yine 15 kişi civarındaydı.

Toplantının ilk başlarında dar-uzun masa planı yüzünden biraz iletişim kopukluğu oldu. Bir o kadar vakti de, "hadi bugün mobil oyun tasarlayalım, üstelik iPhone gibi cihazların multi-touch veya açı algılama gibi özelliklerini de kullansın" derken kaybettik. Bir süre sonra farkettik ki kendimizi bu şekilde sınırlayınca pek birşey çıkaramadık.

Bu kadar vakit kaybettikten sonra bile, pek detaylı olmasa da bir oyun fikrine ulaştık diyebilirim. Gerçi Ertan fikre pek ısınmadı (sigortacı oyunu yapacağız bigün görecek!) ama belki de en çok katkıda bulunanlardan biri kendisiydi.



Oyun taslağı
Kahramanımız orta yaşlarda bir erkek, bir yatak odasında bir kadınla beraberken oyun başlar. "Kocam geldi" çığlığı üzerine kendini pencereden atlayarak kurtaran kahramanımız giysilerini orada bırakmıştır ve kendi evine döndüğünde karısına başına gelenleri belli etmemek için, şehrin sokaklarında gezerek evden çıktığında üzerinde olan giysilerin aynılarını toplamak zorundadır. Önce iç çamaşır, sonra çorap, sonra gömlek ve en son da pantolon sırasıyla devam eden bu eşyaları toplamak için sokak aralarında gezmeli ve oyunun ona gösterdiği yöne doğru ilerlemelidir. Her gösterilen hedef noktasına başına birşey gelmeden ulaştığında, o etapta vadedilen giysi parçasına ulaşır. Hikayede biraz Leisure Suit Larry, oynanışta da Commandos izleri mevcut.



Oyunun esas oynanışı kahramanımız bu sokaklarda gezerken yaşayacağı zorluklardan oluşur. İki boyutlu, yandan bakılan bir platform oyunu görüntüsüne sahip oyun ekranında kahramanımız şu engellerle mücadele eder:

- Eli sopalı adamlar: Yürüdüğümüz sokakta, aynı zamanda eli sopalı, iri yarı bir adam tipinden de bol bol görüyoruz. Bu adamlardan biriyle 3sn kadar aynı ekranda kalırsak elindeki sopasıyla bizi dövmek için harekete geçiyor. Bunu yapmak için önce ekranın sağ ya da sol ucuna kadar koşup bizim bulunduğumuz sırada tekrar görünür oluyor (platform üç katmandan oluşuyor). Bu sırada kahramanımız bir yol bulup saklanmak zorunda, yoksa fena dayak yiyor ve kaçamazsa fazla dayaktan hastanelik olabiliyor. Eğer hastanelik olursa, üzerindeki giysileri koruyor ama şehrin alakasız bi noktasında çıplak olarak maceraya tekrar başlıyor. (Biri GTA mı dedi? Busteeeed!)

- Yaşlı teyze: Bir sokakta yürürken, arka plandaki apartmanların pencerelerinin bazılarında bulunan yaşlı teyzeler, bizi (mesela) 3sn kadar çıplak görürlerse çığlık atıyorlar ve etrafta bulunan eli-sopalı adamların sayısı artıyor.



Kahramanımız sokaktaki bu "düşman"lardan korunmak için, bulduğu çöp konteynerlerinin içine saklanıp tehlike geçene kadar beklemeyi seçebilir. Bunun yanında çöp konteyneri bulunmayan bazı noktalarda, apartman pencerelerinde dışarıyı gözleyen ve davetkar gözleriyle bizi takip eden, pek de çekici görünmeyen kadınlar vardır. Bu pencerelerden birinden içeri girip orada belirli bir süre saklanmayı da seçebilir oyuncu, ama bunun bedeli düşen enerji ve dolayısıyla çıktıktan bir süre sonra yavaş yürümektir. Üstelik çöp konteynerlerinden istediği zaman çıkabiliyorken bu yöntemde sadece belirli bir süre (örneğin 5sn) saklanabilir.

Oyunun bitmesi için oyuncunun tüm kıyafetleri şehrin farklı noktalarından toplaması gerekiyor. Son kıyafet parçasını da topladığında, zamparanın evine ulaşması ve paçayı kurtarmasıyla birlikte oyun da bitiyor.