29 Eylül 2010 Çarşamba

25. buluşma notları

25. buluşmamızda yaklaşık 16 kişiydik, uzun bir aradan sonra böyle kalabalık olabilmek güzel. Katılan herkese teşekkürler! Üstelik süper yeni arkadaşlar da geldi, çok enteresan fikirler sürdüler masaya.

Oyun Mutfağı 25. buluşma

Bu hafta gündeme gelen fikirler:
- Pong oyununu 3D'ye taşıyabilir miyiz? Düzlem üzerinde değil de, küre içinde oynanan, örneğin?
- Prison Break'in oyununu yapmışlar ama güzel olmamış, biz daha güzelini yapabilir miyiz?
- Malkoçoğlu "left for bizans", ya da Malkoçoğlu "metal slug" tarzı, malkoçoğlu evreninde geçen bi aksiyon oyunu.
- Damacanacı. Su siparişlerini trafikte ve sokaktaki engellere rağmen teslim etmek üzerine bir oyun.
- Fatmagül'ün suçu ne - senaryoyu biraz I spit on your grave'e çevirerek bir intikam oyunu haline getirebilir miyiz?
- Sadece ses üzerinden oynanan, körlerin de oynayabileceği bir oyun.

Oylama sonucunda, Malkoçoğlu varyasonları üzerine çalışmaya karar verdik.

Oyun tasarımı:
Oyunun her bölümünde, klasik malkoçoğlu temalarından "bizans tarafından kaçırılıp yetiştirilen kardeşini bulup ona türk olduğunu anlatmak", "bizans tarafından kaçırılıp zindana kapatılan babası battalgazi'yi kurtarmak" gibi konular işlenecek. Her bölüm çoğunlukla hızlı dövüş ağırlıklı olup (bkz. metal slug) aynı zamanda bulmacalar ve diyaloglar da içerecek. Oyunun dövüş sahneleri diablo 2 tarzı isometric görüntüyle işlenecek.

Her bölüm, malkoçoğlu'nun köyünün yakılıp, babasının kaçırılmasıyla başlar. İlk bölümde uzaktan yaklaştığı kaleye savunmanın en zayıf olduğu noktadan sıçrayarak giren malkoçoğlu, sürekli dövüşerek kalenin iç kesimlerine doğru ilerleyecek. (Esasında bu yükseğe sıçrama yeteneği Malkoçoğlu'na mı, Kara Murat'a mı yoksa Cüneyt Arkın'a (TM) ait emin değilim) Oyun başında karakterin sıçrama yeteneğini (bkz. Crackdown) açıklamak için bi tutorial eklenebilir...

Kalenin iç kısımlarında dövüşerek ilerlerken, henüz kurtarmak istediği babasının nerede olduğunu bilmeyen malkoçoğlu, ona ilgisini açıkça belli eden bir bizans kızıyla karşılaşır. Dövüşmeye devam edip el yordamıyla bütün kaleyi gezebilir, (malkoçoğlu da olsa dövüştükçe canı azalıyor tabii) ya da kızla birkaç tatlı saat geçirerek zindanın yerine dair ondan bilgi almayı seçebilir. Oyuncu, tabii bu tatlı saatlere fiilen dahil olmuyor ama orada esprili bir interaktif diyalog için güzel bir imkân mevcut.

Kızdan zindanın yerini öğrenen malkoçoğlu, aynı zamanda zindanın anahtarının da bir bizans subayında olduğunu öğrenir. Kaleden çıkıp takıldıkları handa o askerleri bulur. Dövüşerek anahtarı ele geçirmek her zaman bir seçenek olmasına rağmen, yine interaktif diyalog yoluyla oyun masasına oturttuğu subaydan barbuttaki eşsiz yeteneği sayesinde altın kolyesiyle birlikte üzerindeki anahtarı da alabilir.

Kaleye dönen malkoçoğlu, yine dövüşerek ilerler ve zindana ulaşır. Babasını kurtardıktan sonra beraber dövüşerek kaleden çıkar ve köylerine dönerler.

Bazı eklentiler ve notlar:

- Bonus level: "fatmagülün suçu ne". Handan kaleye dönerken malkoçoğlu bir kızın peşinden koşan serserileri görür, kız yardım isteyerek kaçıyordur. Yoldaki bu serserilerle dövüşüp onları etkisiz hale getirerek bonus puan kazanabilir.

- Dövüşme hareketleri arasında kılıç hamlelerinin yanı sıra iki taraftan iki bizans askeri geliyorken aradan çekilip birbirlerini bıçaklatmak, ya da birini tutup diğerlerinin üzerine fırlatarak birçoğunu yere sermek bulunur.

- Dövüşme sahnelerinde bir "metal slug" havasının gerçekleştirilmesinin çok şık olacağını düşünüyoruz.

- Esas olarak isometric-diablo2 tarzı görüntüyü benimsesek de, first person / left for dead tarzı ya da metal slug tarzı bir görsel konumlandırma da çok güzel olabilir.

22 Eylül 2010 Çarşamba

25. Buluşma koordinatları

Değerli Oyun Mutfağı takipçileri,

Yazın ardından ilk buluşmamız 25. Buluşma için 29 Eylül Çarşamba'yı seçtik. Hem eski üyeleri, hem de yeni gelmek isteyenleri görmekten mutlu olacağız. Buluşma yeri Playbox/Kordon (telefon 464 62 89). Alsancak iskelesi karşısında.

Harita da şöyle:



Bir hatırlatma: Oyun Mutfağı'na gelmek isteyen herkes katılabilir. Gelmek isteyen herkes aynı soruları soruyor: "ben hiç oyun yapmadım", "oyun senaryolarıyla ilgili hiç bilgim yok"... Bunların hiç önemi yok. Bilgisayar oyunlarıyla ilgili tartışmak istiyorsanız, bu yeterli. Toplantılar zaten genellikle sohbet havasında geçiyor, ama buluşmaların bir çıktısı olsun diye her buluşmada yine de yazılı birşeyler oluşturmaya çalışıyorum. Önemli olan yazmak ya da mutlaka her seferinde bir oyun tasarlamak değil, tartışarak ve paylaşarak bir oyun tasarımı kültürü oluşturmak.

Çarşamba akşamı saat 19:00'da görüşmek üzere,
Sevgiler,
Görkem