24 Ocak 2010 Pazar

11. Buluşma

11. Buluşma için Mustafa'nın önerisine dayanarak yeni birşey yapalım diyorum, o da toplantıdan önce eğer gelemeyip yine de fikirleriyle katkıda bulunmak isteyenler için toplantının duyurusunun altına yazdıkları yorumlar yardımıyla o hafta için oyun önerilerini kabul etmek. Herkes yeni oyun fikrini söylediği sırada buraya yazılan fikirleri de değerlendireceğiz ve oylamaya sokacağız.

Doğal olarak fikrin sahibi orada bulunmadığı için onun planladığından çok daha farklı birşey ortaya çıkabilir. Bu konuda herhangi bir teminat vermiyoruz :)

Onbirinci buluşmamız 27 Ocak Çarşamba saat 19:00'da, yine Playbox'ta, Kordon'da. Yer tarifi isterseniz Playbox'u arayabilirsiniz, 464 62 89.

Tabii beni de arayabilirsiniz: 0 505 334 29 44 (Görkem)

Harita da şöyle:

8 yorum:

  1. Gider ayak bunu da hallettin zaten bana sağlam bi iş yıkacaktın bunu da ekledin :) Eh ne diyim ki sana :):):)

    YanıtlaSil
  2. Bir yıl öncesine kadar arkadaşımla yapmaya çabaladığımız bir oyunumuz vardı. Tabii şu üniversite sınavı belasıyla tanışmadan önceydi bu uğraşımız. Sınavdan sonra devam edebilmek ya da edememek tamamen sınav sonucuna bağlı. :) Neyse lafı fazla uzatmadan konuya girecek olursam;
    http://yfrog.com/06spodyj
    http://yfrog.com/0f65247968j
    http://yfrog.com/5j20265583j
    Bu resimlerde gördüğünüz ırkın adı Spody. Şirinler köyü gibi düşünebilirsiniz. Bunların çeşitli isimleri var. Büyücü Spody, Bahçivan Spody, Fırıncı Spody, x Spody, y Spody, z Spody... Böyle uzayıp gidiyor. Bunlar bir köyde yaşıyorlar. Ahşap evleri var. Ortalık yeşillik, güneş açmış, mis gibi kokuyor.
    Senaryoya gelecek olursak; bunların arasından birisi kayboluyor ve oyun da, bu kayıp Spody'nin aranması şeklinde geçiyor. Daha çok hangi malzemeyi, nasıl kullandığınız ve nerede, kiminle dialog kurduğunuz üzerine kurulan bir oyun diye düşündük. Ama arada elma, muz falan fırlatacağımız düşmanlarımız olacaktır. Ama senaryo ile ilgili en önemli özellik mizahtı. Yani oyun boyunca insanları güldürecek dialoglar istiyorduk.
    Oynanışına geçecek olursak; FPS'ydi. Kamera ve görünür karakter arasındaki ilişkiyi kurmak için daha kırk fırın ekmek yememiz gerek bizim. Bunun için FPS en hayırlısıydı. Shift ile hızlı koşuyorduk. Space ile zıplıyorduk. Bir sınırı vardı bunları tabii. Son resimde gördüğünüz kalbin yanındaki okun üzerindeki sayı işte bu hareket sınırıydı. Zıplama 40 götürüyordu. Koşarken de her saniye azalıyordu belirli bir değerde. Bekleyince de doluyordu. Bir de mod vardı. Karakterin o an ki ruhsal durumu.
    Teknik detaylara gelirsek; Visual Basic içerisinde Truevision 3D kullanmıştım. Arkadaş da, karakteri Max'te modellemişti.
    Bu fikrin akıbetine gelirsek de; şimdilerde Unity ile biraz uğraşım oldu. Biraz öğrendim gibi. C# ve Unity ile tekrar başlarız büyük ihtimal. Sınavdan sonra tabii...

    Bunu oylayın falan diye değil öylesine; belki laflarsınız, belki de birisinin aklına birşeyler gelir diye yazdım...

    YanıtlaSil
  3. Bu arada Oyungezer forumda madara olduk bu Spody yüzünden. Millete yapacaz, edecez dedik. Lafta kaldı. :) :)
    Bir de orada bir abimiz; "yok şurdan burdan almışsınız" demişti. Anamızın karnında öğrenecek değildik. :) Evet bir tutorial'ı olduğu gibi alıp üzerine eklemeler yaparak inşaa etmiştim...

    YanıtlaSil
  4. Mustafa tebrikler, inşallah devam eder kurdelayı kesersiniz :)

    Ertan, iyi bildin :D

    YanıtlaSil
  5. Selam, ben bir süredir Oyun Mutfağını yüzeysel de olsa takip ediyorum. Bu hafta üşenmezsem katılabilir miyim bende?

    Merak ediyorum neler yapıyorsunuz, amacınız ne, nasıl fikirler çıkıyor gibi...

    YanıtlaSil
  6. Sayın Çikolatalıkedi;

    Üşenmeyiniz ve katılınız :) Yaptığımız şey şudur, bir masanın etrafında oturup herkez işkembe-i kübra'dan oyun fikirleri sunuyor. Sunulan bu fikirler Görkem Bey'in başkanlığında gayet adil (?) bir şekilde oylandıktan sonra o hafta hangi oyunun fikrini didik didik ederek senaryosunu, oynama şeklini, görüş açısını, oyundaki amacı vs. bir oyunda olması gereken herşeyi beyin fırtınası yaparak konuşuyoruz. Sonuçta ortaya herkesin fikrinden harmanlanmış el emeği göz nuru bir oyun fikri- tasarısı çıkmış oluyor.

    Bütün gün bunu mu yapıyoruz elbette hayır :) Gülüyoruz eğleniyoruz, sevimli garsonumuz Aslı hanımı sinir ediyoruz, çay kahve içiyoruz, mis gibi mantı yiyoruz. Benim susmam için dua edenler bile var :)

    Kısacası eğleniyoruz, eğlenirken üretiyoruz.

    Sizi de aramızda görmek isteriz.

    YanıtlaSil
  7. Tabii sayın çikolatalıkedi onur duyarız. Yanınızda birkaç oyun fikri de getirirseniz süper bile olur!
    Görkem

    YanıtlaSil
  8. Hava soğuktu, üşendim gelemedim.

    Birde 19:00 benim için biraz geç bir saat, tabi bu size en uyan saat muhtemelen, işten çıkıp gelen insanlarda vardır sonuçta. Katılım gösteremesem de bir fikrim olursa buradan yazarım zaten ;)

    Burcu

    YanıtlaSil